2023 yılını sektörünüz adına diğer yıllara nazaran ne şekilde değerlendiriyorsunuz?
İnşaat sektörü açısından 2023 yılı kendi içinde farklı davranışların gösteren bir yıl oldu. Yılın ilk yarısında nispeten sabit seyreden kurlarında getirdiği rüzgâr ile konut satışları hareketliydi. Tabi ki bu durum bizim sektörümüzü de olumlu bir şekilde etkiledi. Hem konut stoğunun tüketilmesi hem de inşaatların ilerlemesi açısından bu durum plastik boru sektöründe de hareketlilik yaşanmasına sebep oldu. İstatistiklere baktığımızda konut satış adetleri Türkiye için aylık ortalama 80bin ve üzeri dolaylarında seyretti. Bu durum yapı malzemesi üreticilerin veya bayilerinin satış yapabilmesine olanak sağlıyordu.
Fakat yılın ikinci yarısında demin bahsettiğim rüzgâr tersine döndü. Dövizin yükselmesi ile finansmana ulaşım zorlaştı. Bir önceki dönemdeki talep ev fiyatlarını doyum noktasının üzerine çıkardı ve yükselen fiyatlarla konut alımı da zorlaştı. Bu iki durum birleştiğinde konut satışları düşmeye başladı. Talepteki bu azalma ve finansa ulaşma zorluğu inşaat sektörünü de yavaşlattı. Haliyle daralan piyasa boru sektörünü de olumlu etkilemedi.
E yeni konut alma oranı azalınca insanlar tadilat ve renovasyona yöneldi. Bu da tadilat ve renovasyon işlerinin ise yıl boyunca sürekli artmasına sebep oldu. Özellikle ikinci yarıda. Burada da büyük projeler kadar değil de sınırlı sayıda ürün talep edilmektedir. Ama yine de boru sektörü için akan bir su olmuştur.
Sonuç olarak bağlarsak konut talep/arz ve finansman konularında içinde bulunduğumuz plastik boru sektörünü paralel olarak etkilenmektedir. Yeni projeler her zaman ana damardır.
Pompa, vana ve boru sektörlerine yönelik olarak en acil müdahele gereken problemler nelerdir? Bu konudaki çözüm önerileriniz nelerdir?
Türkiye artan bir nüfusa sahip. Bu da konut ihtiyacının hep artan bir eğride olmasına neden oluyor. Ancak yaşanan finansal zorluklar ve ekonomik güçlükler devreye girdiğinde genellikle konutu nasıl aynı fiyatta tutarız sorusuna yol açıyor. Bu da aynı işi daha ucuza mal etmeye yöneliyor. Tabi ki kaliteden ödün vermeden maliyet düşürücü çalışmalar her zaman sürdürülmeli. Örneğin; yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek ya da standartların izi verdiği ölçüde tasarım değişikliklerine gitmek gibi… Ama maalesef ülkemizde genellikle maliyet düşürücü faaliyetler kaliteden ödün verilerek gerçekleştiriliyor. Bu durum kısa vadede satın alma yapacak taraf açısından avantajlı gibi görünse de uzun vade de açtığı sorunlar yüzünden büyük dezavantajdır. Ürününün kalitesini azaltmak servis ömrünü kısaltacak ve belki de 50 yıl sorunsuz çalışacak bir sistemin verimsiz çalışmasına ve kısa sürede değiştirilmesine sebep olacaktır. Daha iki senesi dolmayan projelerde giderlerin tıkandığını otoparkları ya da depolara su bastığına şahit oluyoruz.
Toplama baktığınızda ise bu hem alıcının hem de dünyanın varlıklarının boşa harcanmasıdır. Uzun sözün kısası, bence en büyük sorun kalitesiz ürüne olan ilgi ve ürün alacak kişi veya yetkililerin gerekli bilgi ve tecrübeye sahip olmamasıdır. Bu anlamda en büyük eksiklik sektörel eğitimler, açıkça tarif edilmiş yönetmelikler ve doğru şartnamelerin eksikliğidir.
Ürün gamınıza kattığınız yeni ürünlerden bahseder misiniz? Şu anda en çok talep gören ürün grubunuz hangisi oluyor? Sizce neden?
Ürün gamımıza en yeni eklediğimiz ürün grubu AquaCell modüler yağmur suyu üniteleri oldu. Bu üniteler ile yağmur suyu isterseniz depolayabilir ve sonra kullanabilir, isterseniz ise infiltrasyon yağmur suyunu bulunduğu bölgede kullanarak 360 derece sürdürülebilirlik sağlayabilirsiniz. Bu sistemimizin hem kurulumu beton rakiplerine göre projenin büyüklüğü göz önüne alındığında en az 3 kat hızlı olduğundan (küçük projelerde bu çift haneli rakamlara çıkıyor) daha az iş/gün sayısı gerektiriyor hem de iç içe geçen ünitelerden oluştuğu için lojistik olarak daha az yer kapladığından daha az lojistik ve depolama maliyeti oluşturuyor. Bir diğer maliyet düşürücü etkisi ise ürünümüz proje bitiminden sonra taşınabilir ve büyütüp/küçültülebilir. Muadil ürünlerin aksine projeyi baştan maliyetlendirmeniz kullandığınız ürünün hepsini ya da büyük bir kısmını ıskartaya çıkarmanıza gerek kalmaz.
Şu anda oluşan talepten memnunuz. Fabrikalardan sürdürülebilir konutlara hatta su ve kanalizasyon idare başkanlıklarına kadar projelerimizi bu ürün ile gerçekleştirdik. Daha çok geliştirilmesi ve detaylarının tarif edilmesi gereken bir alan. Tecrübeli kadromuz ile verdiğimiz proje desteği sayesinde Türkiye’ de de dünyada olduğu gibi yer edineceğimize inanıyoruz. Arkadaşlarımız projenin oluşturulmasından sonlandırılmasına kadar her anda proje sahibinin yanında oluyor ve teknik ya da üçüncü parti desteklerini veriyorlar.
Piyasada potansiyel olduğunu düşündüğünüz ürün grupları neler? Önümüzdeki dönemde hangi ürün grubunda hareketliliğin fazla olacağını düşünüyorsunuz?
Önümüzdeki belediye seçimlerini de düşündüğümüzde alt yapı yatırımlarının daha da hızlanacaktır. Bir noktadan bir noktaya temiz suyu güvenli taşımanın en verimli yolu O-PVC boruların kullanılmasından geçiyor. PVC ülke olarak bildiğimiz ve sık kullandığımız bir malzeme. Üretim teknolojisi sayesinde PVC’ ye üstün özellikler kazandırılması ile üretilen Apollo O-PVC borularımızla, temiz suyumuz ekonomik olarak taşınmaktadır. Boruların esnekliği ek parça ihtiyacını ortadan kaldırırken; hafifliği ve dayanımı uygulamayı da kolaylaştırmaktadır. Yine bu ürünümüz en zorlu şartlarda bile maksimum dirence sahiptir. Y Birçok belediyenin tercih ettiği bu boru bence gelecekte PE ve U-PVC’ye göre daha çok pazar payı kazanacaktır. Bizde yatırımlarımıza bu bakış açısı ile yön veriyoruz. Üstelik yerli malı belgesi ile bu kaliteyi pazarımıza yerli olarak sunabilmenin gururunu yaşıyoruz.
Özlem Özer
Wavin Türkiye Ürün Müdürü